Bitmemiş İşler...
 

Bitmemiş İşler...

Kafada çalıp duran ve artık akla takıldığı için sinir bozucu hale gelmiş bir şarkı... Hep yapmak isteyip asla yapılmayan o iş... Yapılacaklar

listesindeki tik atılmamış olan her bir işin kafanda yer kapladığını ve bu yüzden günlük hayattan verim alamadığını biliyor muydun?



Zeigarnik isimli bir üstat bir gün bir restorana gider. Oturur çayını çorbasını içerken gözü 'Elinde hiçbir not defteri olmayan garsonun her şeyi nasıl aklında tutabildiğine' ilişir. Derken malum garsonu yanına rica eder. 
-Kardeşim 15 dakikadır seni izliyorum. Masa bilmem kaça gidiyorsun bilmem kaç tane hamburger bilmem kaç tane sütlü çay siparişi alıyorsun sonra diğer masa sonra diğer... Sen bunca şeyi nasıl unutmadan aklında tutabiliyorsun?
Adam da bu durumu düşünüp şaşırmış ama samimice nasıl yaptığını paylaşmadan edememiş:
-Benim aklımda sanki bir yapılacaklar listesi var. Örneğin oraya 'Masa üçe iki çay üç tost, masa beşe bir köfte iki hamburger' yazıyorum. Ben o siparişleri teslim etmediğim sürece içimde bir sıkıntı oluyor. Ne zaman içimde bir sıkıntı oluşursa anlıyorum ki ben birinin siparişini unutmuşum!
Bu yanıt karşısında Zeigarnik insan zihnindeki 'Bitmemiş İşler' mantığını çözmüş aslında... Öyle ki bunu düşünmüş, ''Zeigarnik Etkisi'' adıyla psikoloji listeratürüne kazımış adeta. Gelin bakalım neymiş bu meşhur Zeigarnik etkisi...
Basitçe: eğer ki kafanda yapmak için not aldığın ama yapamadığın bir şey varsa bu şeyin beyninde yer işgal ettiğini bu yüzden tıpkı bir bilgisayarda açılmış onlarca gereksiz sekme gibi işletim sisteminde kasmaya neden olduğudur. Örneğin yıllar önce bir olayda söyleyemediğin bir cümle, kendini ifade edemediğin bir an, kendini savunamadığın bir sahne... İşte bunların her biri takvim yapraklarında geçip gitmiş olsa da beyin ve beden bunları u-nut-maz! Kaydeder.
Küçükken haksız yere şiddet mi gördün? ''Ben yapmadım, benim hiçbir suçum yok!'' diyemedin mi? İşte bu anıyı hatırladığında bu sözler boğazında bir düğüm gibi kalıyorsa tüm bunların aslında söylenmemiş sözlerin olduğunu ve senin için ''Bitmemiş'' olduğunu fark et. Ve unutma: söylenmemiş sözler virüs gibidir. Bedeninde durduğu sürece seni hasta eder. 
İşte terapi sürecinin en sevdiğim yönlerinden biri de budur: İnsanı bitmemiş işlerinden azad eder, kurtarır. Özgürleştirir. Bağımsızlaştırır insanı kendi tutsaklıklarından. Bu yüzden bir insanın bir insanı koşulsuz kabulüdür terapi süreci... Bitmemiş her bir işini bitirmesi ve bu sayede kendisini tanımasıdır. Çünkü bitmemiş işler bittiğinde insanın kendini tanıması başlayacaktır.

Kerem Karagöz
Psikolojik Danışman/EMDR Terapisti
Etiketler
Bir yorum yaz