Benimle Oynar Mısın?
 

Benimle Oynar Mısın?

Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız. Oyun çocukların bilişsel gelişiminin önemli bir parçası olduğu gibi, yetişkinlerin stresle baş etme becerileri ile de ilişkilidir, çünkü oyun özgürce keşfetmek demektir. Evimizdeki veya içimizdeki çocuk bizi oyuna çağırıyor, hadi, salçalı ekmeklerimizi hazırlayıp yanlarına koşalım.


Oynamayan tay, at olmaz.


Değerli Ferhunde (Öktem) Hocamız sık sık hatırlatırdı bu cümleyi ve eklerdi, yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız, diye. Bilmiyorum size ne ifade ediyor bu cümle ama benim için çok kıymetli bir cümledir. Içindeki çocuğu, çocuk yaşta öldüren bir insan olarak hayatımı yeniden gözden geçirten ve içimdeki çocuğu coşkuyla kucaklamayı bana öğreten sohbetlerin özüydü bu cümleler.

Oyun oynamak derken neyi kastediyorum öncelikle onu açıklamalıyım, çünkü genellikle oyun oynamak denildiğinde pek çok insanın aklına oyuncaklarla yapılan eylem geliyor. Oysa her şey oyun olabilir. Diş firçalamamız, yemek yapmamız, işe gitmemiz, hatta bir odadan diğerine geçmemiz bile… Mesela yetişkin adımlarımız arasına ritim ekleyerek ya da çizgilere basmamaya çalışarak, ufak dokunuşlarla evimizdeki ve içimizdeki çocuğu mutlu edebiliriz. 

Oyun çocukların bilişsel gelişiminin önemli bir parçası olduğu gibi, yetişkinlerin stresle baş etme becerileri ile de ilişkilidir, çünkü oyun özgürce keşfetmek demektir. Bireysel yaşantım ve mesleki deneyimim ile edindiğim bilgi doğrultusunda diyebilirim ki, çocukken oynadığımız arabalar, bebeklerden ziyade çamurdan yaptığımız kaleleri, ağaç parçalarından yarattığımız dünyaları hatırlatırlarız daha çok. Yani özgürce keşfedebildiğimiz oyunların anılarını taşırız yetişkinliğimize. 

Özellikle vaktimizin çoğunu evde geçirdiğimiz bu günlerde yetişkinler için içimizdeki çocuğu canlandırmak, süreçle baş etme becerimizi olumlu yönde etkileyecektir. Ebeveynler ise, çocuklarının ilgi alanlarını belirleyip, onlarla birlikte keyifli bir keşif yolculuğuna çıkarak, ilişki bağlarını güçlendirip, birlikte geçirdikleri vakti unutulmaz anlara çevirebilirler. Çocuklarımızın hayal dünyasını oyuncaklarla sınırlamak yerine evdeki her şeyi oyuna dönüştürebiliriz. Elektirikli süpürge bir uzay gemisi olup evrende yolculuğa çıkabilir, buz dolabı gardiyanlar tarafından korunan bir kale ve içindeki yiyecek kurtarılmayı bekleyen bir kedi olabilir. Mandallar lego, çatal kaşıklar asker, koltuklar bizi lavlardan koruyan bir sığınak olabilir. Tehlikeli olmayan her şey oyuna dönüştürülebilir. 

Oyun eğlenceli olduğu kadar öğreticidir de. Çocuğunuzun ilgi alanlarını öğrendiğinizde, onların kalbine açılan kapıyı sonuna kadar aralayabilirsiniz. Karantina sürecinde eğitim-öğretim hayatı uzaktan devam ederken, ebeveynlerin çocukların zamanının çocuğunu ders çalışarak geçirmesini beklememelerini, yetişkinler kadar çocukların da sürece uyum sağlamada zorlanabileceklerini hatırlatmak isterim. Ders çalışmayı sıkıcı bir zorunluluktan keyifli bir aktivite haline getirebiliriz. Hikayeler, semboller, renkli uyaranlar veya serbest çağrışım ile matematik, tarih gibi sıradan dersleri eğlenceli bir oyuna dönüştürebiliriz. Okula gitmeyen çocuklar içinse günlük aktivitelerin arasına oyunlar harmanlamak çocuğun eve uyum sürecini kolaylaştıracaktır. 

Çocuklarımız ve içimizdeki çocuk için, günlerimize oyun armağan etmeye ne dersiniz?


Uzman Psikolog Asiye Bozdemir 



Etiketler
Bir yorum yaz