İlişkilerde Yapışkan Olmamanın Yolları
 

İlişkilerde Yapışkan Olmamanın Yolları

Bağ kurmak, önemli bir ihtiyaçtır hatta sosyal bir canlı olan insan için yemek- içmek kadar hayati bir ihtiyaçtır. Fakat, kişinin davranışları ve partnerinden beklentileri ile ilişkileri dengesiz hale gelebilir. Yapışkan olmanın ne anlama geldiğini, nedenini ve partnerinizle sağlıklı bir ilişki kurmanızı sağlamak için nasıl kontrol altına alınacağına bir göz atacağız.


Özellikle ilişkinin ilk dönemlerinde sevgilinizi saat başı aramanın, mesajlaşmanın veya yüz yüze görüşmenin, zamanla sürekli olarak partnerinizin dikkatini çekmeye dönük bir alışkanlığa dönmesi, hatta beklenilen ilgi görülmediğinde mutluluk duygularının yerini mutsuzluk, kaygı, değersizlik gibi tahammül edilmesi oldukça zor, negatif duyguların alması, sağlıksız bir ilişkinin ve hatta kendiliğin habercisidir. Kişi artık ilgiyi kaybetmemek adına çoğunlukla karşı tarafı memnun edecek bir çabaya büründüyse ve kendi ihtiyaçlarını ihmal ediyorsa eğer, büyük olasılıkla ilişkilerinde sergiledikleri duruş bağlılıktan çok, bağımlılığa dönüşmüştür.

Aslında bahsedilen bu durumun en temelinde yatan neden, kaybetme korkusudur. Bazı kişilerde aşk ilişkisindeki bağlılık, kaybetme korkularını da beraberinde getirir. Beklenilen ilgiyi göremediğinde, ya da partneri tarafından onaylanmadığında, varlığı takdir edilmediğinde, kişi artık terk edilme konusunda sürekli endişe duymaya başlar. Bunun sebebi ise kişinin partnerini duygusal destek, koruma ve benzer ihtiyaçlarını karşılayacak bir kaynak haline getirmiş olmasıdır, ve bu kaynağı kaybetmek hayati fonksiyonları kaybetmek kadar çaresiz ve dayanılmaz gibi hissettirdiğinden, bu duyguya karşı koymanın en mümkün gözüken yolu çok yakın olmaktan geçtiği düşünülür. Ve böylece yapışkan bir kişi, sürekli olarak partnerinin ondan uzaklaşıp uzaklaşmadığını anlama ve gerekirse bunu engelleme çabasına girer.

İlişkide yapışkan olmanın en temel özellikleri, başlıca şunlardır:

-Partnerini günde birkaç kez aramak ya da mesaj atmak, ve cevap vermediğinde, bazen aşırıya kaçan, bir paniğe kapılmak

-Partnerinin sosyal medyadaki faaliyetlerini sürekli takip etmek, başkalarıyla olan ilişkilerini araştırmak

-Potansiyel olarak romantik ilişki yaşayabileceklerini düşünülen arkadaşları, veya okul- iş arkadaşlarının ilişki için bir tehdit oluşturduğunu düşünmek

-Partnerinin katıldığı her aktiviteye davet etmesini istemek

-Kendi hayatını, sosyal aktivitelerini, ve arkadaşları için daha az zamana sahip olmak

-Partnerinin hisleri konusunda sürekli olarak güvence aramak, beklenilen hisler gösterilmediğinde paniğe kapılmak

-Aşkı çok erken ilan ederek ilişkiyi hızlı bir şekilde hızlandırmaya çalışmak, erken evlilik ipuçlarını bırakmak vb.

Peki, ilişkilerde yapışkan olmak nasıl önlenebilir?

Her şeyden önce psikanalitik bir terapist olarak, yapışkanlığın genellikle terk edilme ya da sevilen kişi için eşsiz olmama, ya da değersiz olma korkularından dolayı ortaya çıktığının tekrar altını çizmek isterim. Ve bu kaygının kaynağını keşfedip, üzerine çalışılmadığı sürece kalıcı bir değişim sağlamak gerçekçi olmayabilir, bu yüzden her şeyden önce bu konuda uzmanlaşmış bir profesyonelden yardım almak ilişkiniz ve ruh sağlığınız için en yararlı seçenek olabilir. Çünkü özellikle, analitik terapide, kişi neden başkalarına karşı bu kadar şiddetli bir bağımlılık duyduğunu anlar ve bu dürtüleri yönetmek için yeni bir bakış açısı ve deneyim kazanır.

Terapiye başlamak başlı başına bir özveri gerektirdiğinden, kişi hayatında küçük alıştırmalar ile başlayarak değişim elde edebilir. Bu ilişkideki rolünü de tekrar iyileştirmesine yardımcı olur. Örneğin, kişi partnerinden almak istediği duygusal desteği, değerlilik duygularını, vb. kendi içsel kaynaklarından alabilmek için, kendiniz daha iyi tanımaya zaman ayırabilir, mutlaka iç dünyası ile ilgili henüz keşfetmediği bir çok konu vardır. Tekrar kendi hayatının merkezinize ilişkisi yerine kendini koyan kişi, kendisi için yapmayı sevdiği şeylere zaman ayırabilir. Birine yapışma dürtüsü geldiğinde o duygu ile başa çıkmak için, kendini hem o duyguya maruz bırakmak, hem de o anlarda kendi kendisiyle mutlu olabileceği aktivitelere zaman ayırmak fayda sağlayacaktır. Partneriyle olan ortak zamanı her iki tarafın da hemfikir olduğu bir sıklıkta tutmak, korkuları, yapışkanlık eylemlerini karşı taraf ile dürüstçe paylaşmak, karşı tarafı boğumayacak iletişim yollarının ne olduğunu partneriyle açıkça konuşmak şimdilik ilişkiyi güçlendirmeye yardımcı olabilir. Fakat, daha önce de belirttiğim gibi uzun vadede kaliteli değişim sağlamanın en temel yollarından biri kişinin kendi kendine yüzleşemediği iç dünyasına bir uzman terapist ile keşfe çıkmaktır.

Kaynak: Masterson Psikoanalitik Psikoterapi Kuramı & verywellmind.com/how-to-avoid-being-clingy-in-relationships



Etiketler
Bir yorum yaz