Bağlanma Nedir? Türleri Nelerdir?
 

Bağlanma Nedir? Türleri Nelerdir?

Aileye yeni bir üyenin katılacak olması genellikle herkesi fazlasıyla heyecanlandırır. Özellikle ebeveynler olarak henüz doğmamış olan çocuğumuz için her şeyin en güzelini isteriz ve daha ilk öğrendiğimiz andan itibaren çeşitli endişeler zihnimize düşer. Fiziksel durumu, psikolojik hali, sosyal çevresi vb. olmak üzere bir çok şey daha evimize gelmeden düşünülmeye başlanır.


Günümüzde bağlanma konusu fazlaca gündeme gelmiştir. Aslına bakılırsa çok da önemli ve kıymetli bir süreçtir. Bu yüzden doğum öncesi ve doğumdan sonrası için ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bazı  noktalara değinmek istedim. Umarım herkes bu süreci sağlıkla ve keyifle sürdürür.

Bağlanma Nedir?

Öncelikle bağlanma nedir, bağlanma ile bağımlılık arasında fark var mıdır, eğer varsa bu fark nedir? vb soruların yanıtını vererek başlayalım. Bağlanma teorisi ilk olarak 1920’li yılların sonlarında John Bowlby ve Mary Ainsworth’ün ortak çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır. Bağlanma , bebek ile bebeğe bakım veren kişi arasında kurulan ilişki ile oluşmaktadır. 
Yeni doğmuş bir bebek bakıma muhtaçtır ve istediklerini ifade etmek için genellikle ağlamaktadır. Bakım veren kişinin bebeğin ihtiyaçlarını zamanında ve sevgi dolu bir şekilde karşılaması bebek ile arasındaki bağlanmayı sağlıklı bir hale getirecektir.
Bağlanma kişiye ihtiyaç duyduğu desteği sunar ancak bağımlılıkta kişi ayrılmak istese de ayrılamaz, kaygı ve huzursuz bir duygulanım hakimdir ve  kendi başına bir şey yapmada güçlük çekilebilinir.


Bağlanma Türleri Nelerdir?

Bakım veren kişinin bebeğe olan yaklaşımı, ihtiyaçlarını karşılama şekli ve zamanı vb bebeğin kendilik algısı ve dolayısı ile de ileriki hayatı üzerinde fazlası ile etkili bir rol oynamaktadır. Bebek ve bakım veren kişinin ilişkisine göre şekillenmekte olan bağlanma türleri güvenli bağlanma, kaygılı- korkulu bağlanma ve güvensiz bağlanma olmak üzere üçe ayrılmaktadır.


1.Güvenli Bağlanma

Bebek dünyaya geldiğinde zayıf ve korunmasızdır. Hayatta kalabilmek için bakım veren kişinin yardımına ihtiyacı vardır. Bakım veren kişi, bebeğin ihtiyaç duyduğu durumda ulaşılabilir olmalıdır. Örneğin karnı acıktığında ağlayan bebek, bakım veren kişi tarafından bekletilmeden doyurulmalıdır.
Özellikle ilk dönemler için ihtiyacın zamanında karşılanması çok önemlidir. Nesne ilişkileri kuramı üzerine çalışmalar düzenleyen Melanie Klein’ın iyi nesne – kötü nesne, iyi meme-kötü meme kavramına değinecek olursak yeni doğmuş bir bebek annenin bedenini kendi bedeninin bir parçası yani devamı olarak görmektedir. Bu bağa simbiyotik bağ da denilebilmektedir. Acıktığını ifade eden bebeğe zamanında gelen meme iyi meme olarak algılanmakta ve bu da “iyi ben”e dönüşmektedir.
Yani özetle, aslında daha çok küçükken bile (ki hamilelik dönemi de dahil aslında bu araştırmalara) bebek verilen bakımın şekli ve zamanı ile ilgili olarak kendilik algısını oluşturmaktadır. Hem fiziksel hem de psikolojik ihtiyaçları zamanında ve şefkatli bir şekilde karşılanan bebek kendisinin değerli olduğunu hisseder ve ileriki hayatında da kendinin sevilmeye layık biri olduğuna inanarak ilişkiler kurar. Ancak ağladığı ya da farklı şekillerde ihtiyacını belli ettiği halde ihtiyacına bakım veren kişi tarafından kısa sürede cevap verilmeyen ya da agresif bir tavırla bu ihtiyacın karşılandığı bebek ileriki dönemlerde kendinin sevilmeye değer biri olmadığını düşünme ihtimali yüksektir.
Bir insan annesinin, babasının yahut ilk dönemlerde ona bakan kişinin dahi onu sevmediğini düşünürse ileride başka birinin onu sevebilme ihtimaline ne kadar inanabilir ki? Güvenli bağlanmada bebeğin ihtiyaçlarının zamanında ve şefkatle karşılanmasının dışında diğer bir kilit nokta da bebeği gergin olduğu zamanlarda rahatlatabilmek ve dış dünyayı keşfedebilmesi için cesaretlendirebilmektir. Aksi halde bağımlı bir kişilik gelişebilmektedir. Güvenli bağlanan bebekler annelerinden ( ya da bakım veren her kimse) ayrılırken belli bir huzursuzluk yaşayabilirler ancak bununla baş edebilirler. Bebeğin burada anneyi güvenli bir liman olarak görebilmesi önemlidir. Anne bebeğin çevreyi keşfetmesine kendinden biraz uzaklaşmasına izin verirken kendisi de sakindir, bebek de etrafı keşfederken istediğinde annesinin yanına geri dönebileceğini bilir. Eğer uzaklaşan, ortamdan ayrılan bu kez de anne ise, bebek yine biraz huzursuz olabilir ancak annenin geri döneceğini bilir ve bunu tolere edebilir. Güvenli bağlanan çocuklar annenin yokluğunda çevre ile ilgilenir anneleri geldiğinde de mutlu olurlar. Güvenli bağlanan çocuklar;
    • Anneden ayrılırken huzursuz olsalar bile annenin geri geleceğini bildikleri için bunu tolere edebilirler.
    • Çevreyi keşfederken ihtiyaç duyduklarında annelerine ulaşabilecek olduklarını bilir ve bunun rahatlığını hissederler,
    • Anne gittiğinde huzursuz olsa da  annenin yokluğunda çevresi ile ilgilenir ve anne geri geldiğinde de ona sarılarak, öperek vb. sevindiğini ve mutlu olduğunu gösterirler,
    • Yeni durumlara daha kolay adapte olurlar,
    • Problem çözme becerileri daha yüksektir,
    • Kendileri ve çevresindekiler ile ilgili daha çok olumlu algılara ve duygulara sahiptirler,
    • Sosyal ilişkileri daha ılımlı ve pozitiftir.  

                2.Kaygılı-Korkulu Bağlanma

                Bizler nasıl ki ilişkilerimizde belli bir düzen ve istikrar istiyorsak bu süreç bebekler için de benzerdir. Yani bebek ağlayarak ihtiyacını ifade ettiğinde her zaman bakım veren kişinin gelmesini ve ihtiyacını karşılamasını beklemektedir. Eğer bakım veren kişi bebeğe bazen yakın, bazen de soğuk ve ilgisiz davrandığında bebek kendisini güvende hissetmek ile ilgili bir sıkıntı yaşayacaktır.
                İhtiyaç duyduğunda bakım veren kişinin bazen ulaşılabilir olması bazen ise ihtiyaç duyduğunda onu yanında bulamaması bebeği sürekli olarak bir kaygı içinde bırakabilir.
                Kaygılı-korkulu bağlanan bebekler,
                • Bakım veren bebeğin yanındayken bile bebek kendini tam olarak güvende hissedemez. Dolayısı ile bu bebekler genellikle huzursuz ve gergindirler, oyun oynamaya istekli değillerdir,
                • Çevreleri ile pek ilgilenmez ve yabancılarla ilişki kurmazlar.
                • Bakım veren kişi ortamdan uzaklaştığında yoğun bir kaygı duyarlar, geldiğinde ise çabuk sakinleşemezler.
                • Bakım veren kişi geldiğinde ona kızabilir, öfkelenebilir ya da tam tersi sarılabilir, tekrar gideceğinden endişe duyup sürekli olarak annesini/bakım veren kişiyi gözleri ile takip edebilir, kucağına çıkıp onu bırakmamak isteyebilir, tekrar gitmesini engellemek için bacaklarına sarılabilir vb.
                • Bu şekilde kaygılı - korkulu bağlanma yaşayan bireyler ileriki yaşamlarında da yalnız kalma ve terk edilme ile ilgili yoğun kaygı duyarlar.
                • Genellikle öz güvenleri düşüktür ve bağımlı kişilik özellikleri geliştirebilirler.
                • Terk edilme kaygıları sebebiyle ilişki içinde olduğu kişileri sürekli olarak test etme ihtiyacı duyabilirler.
                • Onaylanma ve takdir görme ihtiyaçları yüksektir dolayısı ile sürekli çevresindeki kişilerden onay bekleyebilirler.
                • Reddedilmekten korkar, reddedilirse ya da onay göremezse sevilmeyeceğini ve terk edileceğini düşünebilirler.  


                3.Güvensiz Bağlanma

                Daha önce de bahsettiğim gibi bebek doğduğu andan itibaren hayatta kalabilmek için ihtiyaçlarının karşılanmasına muhtaçtır. Bebek ihtiyacını yetişkine fark ettirebilmek için ağlar ve ihtiyacının karşılanmasını bekler. Ancak eğer ihtiyacı karşılanmıyorsa ya da öfke ile zorla istemeden yapılıyor ise bebek bu dünyanın tehlikeli ve güvenilmeyecek bir yer olduğunu düşünecektir. Annesi-bakım vereni dahil kimsenin onu sevmediği/sevmeyeceğine dair inanç geliştirebilir.
                Güvensiz bağlanma yaşayan bebeklerin bakım verenlerine baktığımızda genel olarak ulaşılmazlardır, sevgilerini göstermekten kaçınırlar, bebeğin ihtiyaçlarını karşılamayı reddeder ya da şefkatten uzak bir tutum ile yaklaşırlar, kucaklamak, sarılmak vb. fiziksel temastan kaçınırlar vb.
                Güvensiz bağlanan bireylere baktığımızda,
                • Bu bebekler bakım verenleri tarafından fiziksel ve duygusal olarak ihmal edilmiştir.
                • Bakım veren kişinin odadan ayrılmasına da odaya geri gelmesine de tepki vermezler. Çocuk bağ kurmaktan vazgeçmiştir. ( Örneğin; Uykuya direnen çocuk yatağında tek başına ağlayarak bırakıldığında bir süre sonra susar, ama bu aslında istenen bir durum değildir. Çocuk ilk seferinde 20dk ağlar, sonrakilerde süre git gide azalır ve evet, sonunda da susar. Ama bu kez tamamen susar! Çocuk herhangi bir sebep ile ihtiyacını ağlayarak ifade etmesine karşın kimsenin yanına gelmeyeceğini öğrenmiştir ve aslında öğrenilmiş çaresizlik yaşamaktadır. )
                • Anne gittiğinde önemsemez oyuna devam ederler, anne geri geldiğinde ise sevinç duymak yerine yok sayarlar ve bir şey olmamış gibi oyuna devam ederler.
                • Özsaygıları düşüktür.
                • Kendilerini kontrolde yetersiz olabilirler.
                • Göz teması kurmada zorluk çekebilirler.
                • Sıklıkla davranış ve akademik problem yaşayabilirler.
                • Empati konusunda başarısızlardır, sosyal ilişkileri sağlıklı bir şekilde yürütme konusunda zorlanabilirler.
                • Neden – sonuç ilişkisi kurmada güçlük yaşayabilirler.  

                Bağlanmayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?

                Bağlanmanın sağlıklı bir şekilde kurulması bebeğin doğum öncesini kapsayan ve geleceğini şekillendiren oldukça önemli bir durumdur.  Doğum öncesi ve doğum sonrası olarak ikiye ayıracak olursak;
                Doğum öncesi;
                • Anne ve babanın çocuk sahibi olmaya hazır olmaları,
                • İstenen bir bebek olması,
                • Özellikle annenin karnına dokunması, bebeği ile konuşması, sevgi sözcükleri kullanması,
                • Eş ile pozitif bir ilişki sürülüyor olması,
                • Çevre desteği,
                • Annenin stres karşısındaki baş etme mekanizması,
                • Annenin beslenme şekli, uyku düzeni, sigara, madde ya da herhangi bir ilaç kullanmaması yani fiziksel olarak sağlıklı bir süreç içerisinde olması vb.
                güvenli bir bağlanma ortamının sağlanması için önem arz etmektedir. Doğum sonrası;
                • Yapılan araştırmalara göre bebeğin doğumundan sonraki ilk 45 – 60 dk bebeğin dünyaya adaptasyonu için oldukça önemlidir ve herhangi bir sağlık problemi yok ise bebeğin doğar doğmaz ilk ihtiyacı anne ile buluşmaktır. Doğumdan sonra annenin teni ile buluşan bebeğin kalp ritminin daha çabuk normale döndüğü ve daha kolay sakinleştiği yapılan çalışmalar sonucu desteklenmiştir. Annenin sağlık durumu buna müsaade etmiyorsa bu durumda baba da devreye girebilmektedir. 
                  Bebeğin karnı acıktığında ya da herhangi bir ihtiyacı olduğunda her zaman ulaşılabilir olmak, ihtiyaca zamanında karşılamak,
                • Emzirirken / beslerken  göz teması kurmak, saçının okşamak,
                • Alt değiştirme, gazını çıkartma, yıkama, uyutma vb ihtiyaçlarının karşılanmasında özenli ve şefkatli bir şekilde yaklaşmak,
                • Hem sözel hem de fiziksel olarak sevildiğini hissettirmek,
                • Bebek biraz daha büyüyüp hareketlenmeye başladığında anneden/bakım veren kişiden biraz biraz uzaklaşmaya başlayabilir. Bu durumda sakince bebeğin güvenle ortamı keşfetmesine izin vermek ve geri dönmek istediğinde orada olunacağı hissettirmek vb oldukça önemlidir.

                Bağlanma Neden Önemlidir?

                Bağlanmanın kuruluş şekli, kişinin kendini, karşısındakini ve dünyayı nasıl anlamlandıracağı ile ilgilidir.
                Güvenli bağlanma yaşayan kişilerin
                Öz saygıları daha yüksektir, 
                Empati yetenekleri gelişmiştir, 
                Kendilerini severler ve sevilmeye de layık görürler ki bu çok kıymetlidir. Daha girişimcilerdir,
                Reddedilmekten çok korkmazlar,
                Sosyal becerileri gelişmiştir,
                Kendileri, çevreleri ve dünya hakkında daha olumlu duygulara sahiptirler,
                Olaylar karşısında daha esneklerdir.  

                İlişkilerimizi sağlıklı bir şekilde sürdürmek için aslında ihtiyacımız olan şeyler oldukça gerilerde. Eğer güvenli bir bağ kurmak için gereken dönemlerin geride kaldığını, fırsatların kaçırıldığını düşünüyorsanız bu süreçleri sağlıklı bir şekilde işlemek ve düzenlemek için terapistlerimizden destek alabilirsiniz.                                                                                 

                Etiketler
                Bir yorum yaz