Çocuklarda Görülen Uyum Ve Davranış Bozuklukları
 

Çocuklarda Görülen Uyum Ve Davranış Bozuklukları

Bebeklikten yetişkinliğe geçiş sürecinde çocuklar birçok gelişim basamağından çıkmaktadırlar.  Kimi basamaklar görece daha zor kimisi daha kolay, kimi daha yorucu kimi daha sakin, kimisi daha uzun süreli kimisi daha kısa… Çocuklar da bu süreçte doğal olarak kaygılı hissedebilmekte ve stres yaşayabilmektedir. Önemli olan ise çocuğun bu durumla nasıl baş ettiğidir. 


Bu yazımda genellikle kaygı ve stres kaynaklı olarak ortaya çıkabilen uyum ve davranış bozukluklarından bahsedeceğim.
Sergilenen davranışlarda çocuğun kişilik özellikleri ve mizacı, içinde bulunduğu ailenin özelliği, çevresi, çocuğa verilen sorumluluklar ve çocuktan beklenenler vb. oldukça etkili rol oynamaktadır.  

Öncelikli olarak anne-baba çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemlerini bilmeli ve beklentisini çocuğuna göre belirlemeli.
Çocukta görülen olumsuz her davranış, davranış bozukluğu değildir.
Davranış bozukluğu denilebilmesi için hareketin;
  • çocuğun yaşına uygun olmaması,
  • yoğun olması,
  • sürekli ortaya çıkması ve
  • cinsel rol beklentilerine uymaması gerekmektedir.

Bir davranışın o çocuğun yaşına uygun olup olmadığına karar verebilmek için çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini biliyor olmak gerekmektedir. Örneğin mülkiyet bilinci henüz tam olarak yerleşmemiş olan 3, 4 yaşlarında bir çocuğun gittiği yerdeki bir oyuncağı/nesneyi almasını çalma olarak nitelendirmeyiz, ancak 13/14 yaşlarında bir çocuk bulunduğu yerde böyle bir şeye kalkışırsa problemli davranış sergilemiş olacaktır.

Davranışın yoğunluğuna baktığımızda, problem olarak nitelendirebilmemiz için davranışın ısrarlı ve yoğun bir şekilde devam ediyor olması gerekmektedir. Örneğin 2-3 yaşlarından sonra bir çocuk yapmak istediği şeye karşı engellenmiş hissettiğinde ve istediği şeye ulaşamadığında vb. öfkelenebilir, bu normaldir. Ancak öfkesi dinmiyorsa, saldırganca davranıp kendisine ya da çevresine zarar veriyorsa bu duruma dikkat etmek gerekmektedir.

Diğer bir kıstas ise davranışın sürekli ortaya çıkmasıdır. Örneğin arkadaşına normal zamanlarda vurmayan bir çocuk birkaç kez böyle bir davranışta bulunur ve sonrasında da bunun devamı gelir ve süreklilik arz ederse o zaman problemli davranış olarak nitelendirilmektedir.

Son olarak cinsel rol beklentilerine uyuma baktığımızda bu noktada çok kesin sınırlar olmamak ile birlikte erkek ve kızın cinsel kimlik rollerine uygun olarak hareket etmesi beklenmektedir. Kız ve erkek çocukta mizaç farklılıkları da söz konusudur. Örneğin erkek çocuklar kız çocuklarına göre saldırganlığa daha yatkın olabilmektedirler. Bunun tam tersi olduğunda yine diğer kriterler ile birlikte ele alınmalıdır.

Çocuk gelişim dönemlerinden geçerken, ailenin ve çevrenin de rolünün fazlaca olduğu bu dönemde kaygı ve stres kaynaklı bir takım problemler ortaya çıkarabilmektedir.
Bunlar genellikle;
  • Alt ıslatma
  • Dışkı kaçırma
  • Kekemelik
  • Yalan söyleme
  • Saldırganlık
  • Pika
  • Trikotillomani (Saç-kirpik vb yolma)
  • Tikler
  • Çalma
  • Karşıt gelme bozukluğu
  • Yeme bozuklukları
  • Tırnak yeme 
  • Parmak emme vb.

Peki, Davranış Bozukluklarına Yol Açan Faktörler Nelerdir?

  • Çocuğun sevgi ortamından uzak bir şekilde yetişiyor olması 
  • İlgi görme ve dikkat çekme isteği 
  • Saldırganlık vb bazı olumsuz davranışların çevresindekiler tarafından desteklenip övülüyor olması, 
  • Fizyolojik sorunlar,
  • Genetik faktörler,
  • TV, internet ve bilgisayar oyunlarının olumsuz etkisi,
  • İntikam almak vb nedenler çocuğu olumsuz davranış sergilemeye itebilir. 

Peki, ebeveynler olarak nelerin yapılması gerekmektedir?

  • Fiziksel cezadan uzak durmak,
  • Sözel şiddet uygulamamak,
  • Çocuğu bir başka çocuk ile kıyaslamamak,
  • İyi olduğu alanları bulmak ve teşvik etmek,
  • Yaşına ve kapasitesine uygun sorumluluk vermek,
  • Olumlu rol model olmak,
  • Koşulsuz sevmek ve bunu hissettirmek gerekmektedir. 
Anne baba tutumları çocuğun kişilik gelişimi ve davranışlarının biçimlenmesi üzerinde oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu noktada zorluk yaşıyorsanız ya da bu süreç istediğiniz şekilde ilerlemiyorsa uzmanlarımızdan destek almanız hem çocuğunuz hem kendiniz hem de aile bütünlüğü açısından faydalı olacaktır.



Etiketler
Bir yorum yaz