KİŞİLERARASI İLİŞKİLERDE STRES YÖNETİMİ
 

KİŞİLERARASI İLİŞKİLERDE STRES YÖNETİMİ

Kişilerarası iletişim sorunları strese yaçan etmenlerdendir.


1. Kişilerarası iletişim sorunları
Kişilerarası iletişim sorunları strese yol açan diğer etmenlerdendir. İletişim becerileri sayesinde sorunları doğru anlamak, doğru şekilde ifade edebilmek ve karşıdaki bireylerle yaşanılan problemleri yapıcı bir şekilde çözmek mümkündür. Koçak (2014:4), günlük yaşamda iletişim sürecini olumlu ve olumsuz etkileyen davranış ve tutum örüntüleri olduğundan bahsetmektedir.

• İyi bir dinleyici olmak
“ben dili” ile iletişim kurmaya çalışmak,
özsaygı geliştirici dil kullanmak,
suçlayıcı ve eleştirel ifadelerden kaçınmak,
sabırlı olmak,
empati kurabilmek,
açık uçlu sorular sormak,
kendini savunmaya veya haklı çıkmaya çalışmak yerine öncelikle karşı tarafı dinlemek
onu anlamaya çalışmak,
sözel ve sözel olmayan mesajları uyumlu olarak kullanmak
iletişimi olumlu yönde etkileyen yöntemler
• “sen dili” ile konuşma alışkanlığına sahip olmak,
özsaygı zedeleyici dil kullanmak,
emir verici ve suçlayıcı bir dil kullanmak,
nasihat öğüt vermeye çalışmak,
kapalı uçlu sorular sormak
ise işlevsel olmayan iletişim yöntemleri olarak değerlendirilebilir
(Şahin, 2010:37).

1.1. Ben Dili- Sen Dili ile İletişim Kurma
  Ben dili ile iletişim kurulduğunda ise, yargılama, eleştirme, suçlama vb. yapılmaz ve ben dili iletileri yorum içermez, bireylere kendini açıklama ve duygularını daha fazla ifade etme imkanı vererek çatışma çıkma ihtimalini azaltır
(Önder, 2003:16). İletişim sürecinde kullanılan sen dili ise tam tersi, suçlayıcı ve rencide edici bir iletişim tarzıdır ve karşı tarafa kendini suçlu hissettirerek tepkili davranmasına, savunmaya geçmesine yol açarak bireyler arasında çatışmalara yol açabilir (Kaya, 2010:116).
“Odanı toplamamışsın”, “Ödevini yine yapmamışsın” şeklindeki cümleler sen diline; “Odanı toplamış olman beni mesut yapardı”, “Ödevini yapmış olman beni mutlu eder” benzeri cümleler ise ben diline örnek olarak gösterilebilir. Bu doğrultuda, sen dilinin özsaygıyı zayıflattığı; ben dilinin ise özsaygıyı geliştirdiği ve bireyleri hatalarını anlamaya yönelttiği görülmektedir.

1.2. Mahşerin Dört Atlısı
John Gottman (1999:456) düzenlediği çalışmalar neticesinde, ilişkilerin bitmesine yol açabilecek, aşağılama, eleştiri, sürekli savunma halinde olma ve duvar örme olarak “Mahşerin 4 Atlısı” olarak adlandırdığı dört temel davranış kalıbı ortaya koymuştur:

Aşağılama: İlişkilere oldukça zarar veren ve çatışmaya yol açtığı bilinen aşağılama, taraflardan birinin kendisini diğerinden üstün görmesi ve diğerini küçümsemesi durumu olarak tanımlanır. Aşağılama içeren ifadelerin tiksinme mesajları da barındırdığı ve ilişkinin bitmesine yol açtığı görülmektedir. Örneğin; “Çok beceriksizsin”, “Ben sana söylemiştim.” “Bu yaptığın tam bir aptallık.” Benzeri aşağılayıcı cümleler kişiliğe yönelik suçlama içermektedir. Ancak; tarafların birbirini takdir etmesi ve saygı duyması ise kişilerarası ilişkilerde etkili iletişim kurulabilir.

Eleştiri: Karaktere ve kişiliğe yöneltilen olumsuz ifadelerin bireylerin birbirinden şikayetçi olmasına yol açtığı görülmekte; şikayet ile eleştirinin birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse; “Sürekli kendin hakkında konuşmandan bıktım, ne kadar bencilsin!” bir eleştiri cümlesiyken; “Sen sürekli kendin hakkında konuştuğunda ve nasıl olduğumu sormadığında kendimi önemsiz hissediyorum, lütfen bu konuda daha dikkatli olur musun?” ise bir şikayettir. Kişilerarası ilişkilerde olumlu iletişim kurmak için ise “sen” ifadesiyle eleştiride bulunmak yerine “ben” dilinin kullanılması ve duyguların ifade edilmesi
önerilmektedir.

Sürekli Savunma Halinde Olma: İlişkileri bitiren bir diğer davranış örüntüsü ise bireylerin karşısındaki kişileri anlamaya çalışmak yerine sürekli söylenenleri duymadan kendini savunmaya geçmesidir. Eleştiri karşısında bireyler genellikle savunmaya geçerler. Karşı tarafa yönelik bir tür suçlama olan savunma cümleleri, “sorun bende değil sende” mesajı içerdiğinden çatışma artarak devam eder ve kısır döngü oluşur. Örneğin, “Bu senin hatan.”, “Bunun sorumlusu sensin.”, “Asıl sen bunu daha çok yapıyorsun.” vb. ifadeler savunma ve aynı zamanda da suçluluk içerir. Strese yol açan durumlarda kişilerarası etkili iletişim için ise, bireylerin kendilerini savunmaya geçmek yerine, sorunun bir bölümünü kabul etmeli ve sorumluluğu üstlenmelidir.

Duvar Örme: Tartışma sırasında bireylerden birinin diğeriyle fiziksel ve ruhsal olarak iletişimi kesmesi ve konuşmaması olarak tanımlanan duvar örmenin diğer üç davranış biçimine kıyasla daha tehlikesiz görünmesine ragmen ilişki açısından en tehlikeli davranışlardan biri olduğu görülmektedir. Bu davranış biçimi de, “sen değersizsin” mesajının verilmesine yol açmaktadır. Küsme veya susma duvar örme kapsamında ele alınan davranışlarındandır. Kişilerarası ilişkilerde stresle başa çıkmayı kolaylaştıran ve etkili etkileşimi sağlayan ise, sakinleşildikten sonra sorun hakkında konuşulmasıdır (Gottman ve Siver, 1999). Gizem AKCAN 267

1.3. Bilişsel Çarpıtmalar
Bilişsel hatalar olarak da adlandırılan bilişsel çarpıtmalar, bireylerin düşünce sistemlerindeki sistematik mantık hatalarıdır ve kişilerin kendileri, yaşantıları ve geleceklerine ilişkin negatif yargılar oluşturmasına yol açar (Corey, 2008:295). Çiftçi (2008) ise bilişsel çarpıtmaları, yanlış anlamalara ve hatalı varsayımlara yol açan özel bir duruma ilişkin sözcükler veya imajanisyonlar olarak tanımlamaktadır. Kişiler arası ilişkilerde hatalı çıkarımlar ve varsayımlar yapılmasına ve stresli durumlara yol açan bilişsel çarpıtmalara örnek olarak; kişiselleştirme, seçici soyutlama, hatalı çıkarsama vb. gösterilebilir.

Keyfi Çıkarımlar: Bir olay hakkında destekleyici kanıtlar olmadan genelleyici sonuçlar çıkarma olarak tanımlanır ve felaketleştirmeyi kapsar (Corey, 2015). Keyfi çıkarımlar yapan karşılaştıkları olayları farklı açılardan değerlendirmek yerine tamamen iyi veya tamamen kötü olarak iki uçta değerlendirir (O’Donohue ve Fisher, 2009).

Aşırı Genelleme: Tek bir nedenden veya olaydan yola çıkarak kendisi veya olay ile ilgili yapması durumu olarak tanımlanır. Bu genellemelerin de genellikle olumsuz ve birey açısından uyum bozucu niteliktedir (Corey, 2015; Murdock, 2012).

Seçici Soyutlama (Zihinsel Filtreleme): Yaşanılan olayların gerçekleştikleri durumu görmezden gelerek belirli bir ayrıntılarına yoğunlaşma, yaşanılan olayın daha net ve belirgin olan diğer özelliklerini yok sayma ve olayların bütününü bu sınırlılıklar çerçevesinde somutlaştırmaktadır (Türkçapar, 2012:87).

Falcılık: Bu düşünce yapısındaki bireylerin düşüncelerini destekleyecek yeterli kanıta sahip olmadan gelecekle ilgili olumsuz çıkarımlarda bulunduğu görülmektedir. Henüz yaşanmamış bir olay hakkında daha önce yaşanan deneyimlerden yola çıkarak olumsuz değerlendirmeler yapma durumudur (Murdock, 2012).

Etiketleme: Bireylerin içinde bulundukları durum veya kişi hakkında ellerindeki bilgileri yeterince değerlendirmeden kesin, katı, yargılayıcı ve olumsuz yakıştırmalar kullanmaları durumudur (Corey, 2015; Murdock, 2012). Çevremizdeki bireylerin olumlu ve beğendiğimiz birçok özelliği olmasına rağmen; genellikle sahip oldukları birkaç olumsuz özelliğe sahip olmalarından yola çıkarak onlara karşı eleştirel davranabiliriz ve bu durum da bireyler arasında gerginliğe ve strese yol açmaktadır. Bu örnekten yola çıkarak, bireylerin sahip oldukları bilişsel çarpıtmalarının kişilerarası ilişkilerindeki davranışlarını da etkileyerek bireyler arasında stres yaratıcı durumların yaşanmasına yol açtığı görülmektedir. Bu doğrultuda, bireylerin tüm kişiliğine yönelik eleştirilerde bulunmak ve onları cezalandırmak yerine yalnızca ilgili davranışa yönelik değerlendirmede bulunmak daha gerçekçi olacaktır diyebiliriz.


Etiketler
Bir yorum yaz